2018 yılında, Meta’nın henüz Facebook olduğu dönemde, İngiltere’deki bir araştırma şirketi olan Cambridge Analytica’ya bazı kullanıcıların kişisel verilerini sattığı ve araştırma şirketinin de bu kişilerin sosyal medya hesabı üzerinde ürkütücü psikolojik deneyler yaptığı ortaya çıkmıştı.

Bu skandal aslında, Facebook’un nasıl olup da ücretsiz bir servis olarak kalmaya devam ettiğini de anlatıyordu. Facebook platforma reklam almanın yanında kullanıcıların verilerini reklam, pazarlama, araştırma şirketlerine satıyordu ve her satıştan milyonlarca dolar kazanıyordu.

Ancak Cambridge Analytica skandalı patladıktan sonra, ABD yönetimi Zuckerberg’i kongrede “hesap vermeye” çağırdı, İngiliz hükümeti ise İngiltere’ye girmesi halinde Zuckerberg’i tutuklayarak ifadeye götüreceğini açıkladı.

Zuckerbeg bu yüzden halen Avrupa’ya gidemezken, o dönemde bazı üst düzey Facebook yöneticileri Avrupa’ya girerken alı konuldular ve Cambridge Analytica skandalıyla ilgili deliller bulunabileceği şüphesiyle laptoplarına hatta telefonlarına el koyuldu.

Tüm bunlar olurken, o dönemin Facebook yönetiminin sosyal medya servisinde kullanıcıların verilerini satmak yerine, reklamsız ve ücretli bir abonelik sistemini başlatmayı planladıkları ortaya çıktı.

Ürüne para ödemiyorsanız, satılan siz olabilirsiniz

Şirketin yeni bir gelir kapısı yaratmak için, abone olmayı kabul eden kullanıcılardan aylık ücret almayı ve bu kişilere reklam göstermeden Facebook kullanma deneyimi sumayı uzun uzun tartıştıkları ama sonunda bu fikirden vazgeçtikleri, devam eden davaların dosyalarında ortaya çıktı. Öyle görünüyor ki, kullanıcıların verilerini reklam ve araştırma şirketlerine satmak, uzun vadede kullanıcılardan abonelik ücreti almaktan daha karlı görünmüş ve o iş modeli bugün hala devam ediyor.

Artık verilerimizi kime sattıklarını da bilemiyoruz çünkü verileri satın alan şirketler, Cambridge Analytica yöneticileri gibi acemice davranıp bu veri satış anlaşmalarını açık etmiyorlar…